Yeniden Çeviri
Hazırlayan: Buse Daştan, Düzelten: Ceren Hanoğlu, Son Okuyan: Ayşenur Küçük
Hazırlayan: Buse Daştan, Düzelten: Ceren Hanoğlu, Son Okuyan: Ayşenur Küçük
Yeniden çeviri, daha önce çevrilmiş bir metnin aynı erek dile tekrar çevrilmesidir. Çoğunlukla edebî eserler, dinî metinler ve tiyatro metinleri, zaman zaman da teknik ya da bilimsel metinler yeniden çevrilir. Mevcut bir çevirinin yalnızca gözden geçirilmesinden farklı olarak, yeniden çeviri genellikle dilsel, kültürel ve ideolojik değişimleri göz önünde bulunduran yeni bir bakış açısı içerir. Bazı bağlamlarda yeniden çeviri terimi, bir metnin nihai çeviri formuna ulaşmadan önce ilk olarak bir ara dile çevrildiği dolaylı veya röle çeviriyi de kapsayabilir.
Edebî ve kutsal metinler, kültürel açıdan büyük önem taşıdıkları için sıklıkla yeniden çevrilirler. Buna karşın, hukuki ya da bilimsel belgeler gibi edebiyat dışı metinler, bu alanlarda tutarlılık tercih edildiğinden, zorunlu olmadıkça yeniden çevrilmez.
Yeniden Çeviri Hipotezi
Antoine Berman tarafından 1990 yılında öne sürülen yeniden çeviri hipotezi, yeniden çeviri üzerine ortaya atılmış önemli bir hipotezdir. Bu hipotez, ilk çevirilerin genellikle kaynak metni “yerlileştirdiğini”, yani onu erek okurun normlarına ve beklentilerine uyarladığını; buna karşılık, sonraki yeniden çevirilerde çevirmenlerin kaynak metnin inceliklerini geri kazandırmaya çalışarak özgün esere daha sadık kalmayı amaçladıklarını ileri sürer. Berman’a göre, çeviri doğası gereği tamamlanmamış bir süreçtir ve bir metin ancak defalarca yeniden çevrildiğinde o metnin asıl anlamı çeviride tam olarak yansıtılabilir.
Yeniden çeviri hipotezi, çeviri çalışmalarını büyük ölçüde etkilemiş olsa da tartışmalara da yol açmıştır. Bazı akademisyenler, yeniden çevirilerin her zaman kaynak metne yaklaşmak amacıyla yapılmadığını, daha ziyade zaman içinde dil kullanımında ortaya çıkan değişikliklerden, ideolojik değişimlerden yahut piyasa taleplerinden kaynaklanabildiğini savunmaktadır. Bu da yeniden çevirinin, basit bir iyileştirme süreci olmaktan çok, dinamik ve çok yönlü bir olgu olduğunu göstermektedir.
Yeniden Çeviri Gerekçeleri
Yeniden çeviri ihtiyacını doğuran birçok faktör vardır; yukarıda da değindiğimiz gibi, bunlar arasında dilin zamanla değişmesi, politik ve ideolojik bağlamların farklılaşması gibi unsurlar sayılabilir. Diller geliştikçe eski çeviriler güncelliğini yitirebilir ve yeni çevirilere ihtiyaç duyulabilir. Yapılan yeni çevirilerde özgün eserin özü korunmaya çalışılarak sözcükler ve üslup yenilenmiş olur. Ayrıca, kültürel ve politik değişimler de yeniden çeviriyi gerektirebilir. Bu gereklilik özellikle önceki çeviriler sansürlenmiş ya da dönemin ideolojilerine uyacak şekilde yapılmışsa ortaya çıkar.
Ticari kaygılar da yeniden çeviri sürecinde önemli bir rol oynar. Yayınevleri, klasik eserlerin yeni çevirilerini talep ederek farklı okuyucu kitlelerine ulaşmayı ya da eserlere çağdaş bir bakış açısı kazandırmayı amaçlayabilir. Telif hakkının sona ermesi de yeniden çeviriyi teşvik eden bir diğer etkendir; bu sayede farklı yayınevleri ünlü eserlerin yeni yorumlarını okurlara sunabilir. Ayrıca, akademik kaygılar da yeniden çeviri çabalarını yönlendirebilir; akademisyenler önceki hataları düzeltmek, karmaşık metinleri yeniden yorumlamak veya çevirileri güncel bilimsel çalışmalarla uyumlu hale getirmek amacıyla yeni çeviriler yapabilirler.
Karşılaşılan Zorluklar ve Eleştiriler
Yeniden çeviri, çeşitli zorlukları da beraberinde getirir. En önemli sorunlardan biri, yeni çevirilerin maliyetidir, dolayısıyla özellikle edebiyat dışı metinler için yeniden çeviri tercih edilmeyebilir. Ayrıca, aynı eserin birçok kez çevrilmesi, okuyucu kitlesinde bölünmelere yol açabilir; farklı çevirilerin birbirinden belirgin şekilde ayrılması, okuyucuların hangi versiyonun özgün metni daha iyi yansıttığını belirlemekte zorlanmasına neden olabilir.
Bir diğer zorluk, çevirinin doğasında var olan öznel yaklaşımdır. Her çevirmen, metne kendi yorumunu katar ve bu da, hiçbir çevirinin tam ve nihai çeviri olarak kabul edilemeyeceği anlamına gelir. Yeniden çeviri, alternatif bakış açıları sunmakla birlikte hangi çevirinin esas alınması gerektiğine dair soruları da beraberinde getirmektedir. Ayrıca, bazı yeniden çeviri projeleri, gerçek bir iyileştirme ihtiyacından ziyade ticari kaygılarla yürütülmektedir. Bu durum, doğruluk ve kalite yerine kâr elde etmeyi önceleyen çevirilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Yeniden Çeviri Örnekleri
Yeniden çeviri, farklı edebî ve kültürel geleneklerde önemli bir rol oynamıştır. Don Kişot, Savaş ve Barış ve Yüzyıllık Yalnızlık gibi klasik eserler, farklı tarihsel, dilsel ve kültürel bağlamlara göre birçok kez yeniden çevrilmiş, her versiyon dönemin ruhunu yansıtacak biçimde şekillendirilmiştir. Shakespeare’in oyunları da bunun çarpıcı örneklerindendir; bu eserler farklı dillere pek çok kez yeniden çevrilmiş ve uyarlanmış, bu yeniden çevirilerde kimi zaman şiirsel sadakat ön planda tutulurken, kimi zaman da erişilebilirlik öncelenmiştir.
Çocuk edebiyatı alanında da yeniden çeviri örnekleri çoktur. Alice Harikalar Diyarında gibi eserler, farklı kültürel bağlamlara uyarlanarak birçok kez yeniden çevrilmiş ve bu süreçte üslup, kelime tercihleri ve hatta anlatı yapısı değişikliğe uğramıştır. Benzer şekilde, Kitâb-ı Mukaddes ve Kur’an gibi kutsal kitaplar da dildeki ve inanç sistemlerindeki değişimler ve teolojik tartışmalar nedeniyle birçok kez yeniden çevrilmiştir. Bu örnekler, yeniden çevirinin metinleri nesiller boyunca hem koruma hem de dönüştürme işlevi gördüğünü göstermektedir.
Özetle, yeniden çeviri, dilin ve yorumun dinamik doğasını gözler önüne serer. Metinler sürekli olarak yeniden ele alınıp yorumlandıkça, yeniden çeviri edebî ve kültürel alışverişin temel unsurlarından biri olmaya devam etmektedir.