Çeviride Sansür
Hazırlayan: Göktürk Çalışkan, Düzelten: Yaren Özdemir, Son Okuyan: Rümeysa Korkmaz
Çeviride Sansür
Hazırlayan: Göktürk Çalışkan, Düzelten: Yaren Özdemir, Son Okuyan: Rümeysa Korkmaz
Günümüzde çeviri, diller ve kültürler arasında bir köprü kurma aracı olarak görülmektedir. Ancak bu köprüden neyin geçeceğine çoğu zaman siyasi, ideolojik veya ekonomik baskılar yön vermektedir ve bu durum çevirileri çeşitli müdahalelere açık hale getirmektedir. Bir başka deyişle, farklı alanlarda yapılan çeviriler; ahlaki, siyasi veya dini gerekçelerle dönemin baskın güçleri tarafından sansürlenebilmektedir. Geçmişten günümüze, özellikle katı otoriter rejimlerde ve ekonomik ya da siyasi baskı altındaki toplumlarda sansür yaygın bir yöntem olarak kullanılmıştır. Bu doğrultuda ortaya çıkan sansür uygulamaları; çeviri kısıtlamaları, metinlerin belirli bir amaca uygun şekilde uyarlanması ya da tamamen yasaklanması gibi çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmaktadır.
Çeviride Sansür Biçimleri
Çeviride sansür üç biçimde görülebilir: çevirinin hiç yapılmaması, metnin yalnızca bir kısmının çevrilmesi ve çeviri üzerinde değişiklikler yapılması. Bazı durumlarda, hükümetlerin doğrudan koyduğu resmi yasaklar ya da yayınevlerinin risk almamak amacıyla uyguladığı otosansür nedeniyle bazı eserler hiç çevrilmez. Bu tür uygulamalar, özellikle Çin gibi politik hassasiyetin yüksek olduğu ülkelerde yaygın olarak görülmektedir.
Bazı eserler de tartışmalı ya da hassas bulunabilecek içeriklerin çıkarılması ya da değiştirilmesi yoluyla sansürlenmektedir. Bu tür kısmi çeviri uygulamaları, Francisco Franco’nun diktatörlük döneminde (1939-1975) İspanya’da yaygın şekilde görülmekteydi. Rejimin ideolojik duruşuyla çelişen edebi eserler, yayımlanmadan önce kapsamlı düzenlemelerden geçiriliyordu. Öte yandan, bazı durumlarda metin tümüyle çevrilse de, siyasi, dini veya ahlaki normlara uygun hale getirilmesi amacıyla çeviri metni üzerinde önemli değişiklikler yapılır. Bilginin sıkı şekilde denetlendiği toplumlarda bu tür sansür uygulamaları oldukça yaygındır.
Çeviri yoluyla sansür hükümet politikaları, dini kurumlar, toplumsal normlar ve ekonomik baskılar gibi çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir. Bazı durumlarda, yayınevleri ve çevirmenler, yasal sonuçlardan veya halk tepkisinden kaçınmak amacıyla otosansür uygularlar. Örneğin, Çin hükümeti, okuyuculara sunulan anlatıları yönetmek için doğrudan müdahalede bulunurken; sektörün önde gelen yayınevleri de hükümet beklentilerine uygun biçimde kendilerine kendiliğinden düzenleme sürecine başvururlar. Benzer şekilde, ekonomik sansür, yayınevlerinin, küresel pazarlarda farklı kültürel hassasiyetlere hitap etmek amacıyla çevirileri değiştirerek ticari kaygıları, dilsel ve sanatsal bütünlüğün önünde tutmaları durumunda ortaya çıkar.
Tarihsel ve Politik Sebeplerle Sansür
Çeviride sansür, tarih boyunca millî kimliklerin şekillenmesinde ve siyasi ideolojilerin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Çin’de çeviri, hem devlet sansürünün bir aracı hem de resmi propagandanın yayılması için bir yöntem olarak kullanılmıştır. Çin Komünist Partisi yönetiminin Mao Zedong döneminde, sosyalist ideolojiyi pekiştirmek amacıyla belirli yabancı edebi eserler seçilerek çevrilmiş; komünist ideolojiyle çelişen metinler ise ya değiştirilerek Çinceye kazandırılmış ya da tamamen yasaklanmıştır. Günümüzde ise Çin hükümeti, aynı tutumu sürdürmekte ve siyasi olarak hassas eserlerin çeviri süreçlerine müdahale etmekte ya da sansür uygulamaktadır. Benzer şekilde, Franco yönetimindeki İspanya’da sansür sadece siyasetle sınırlı kalmamış, aynı zamanda ahlaki ve dini boyutlara da uzanmıştır. Yabancı edebi eserler, muhafazakâr Katolik değerlerle çelişmemesi amacıyla çeşitli müdahalelere uğramış; cinselliğe gönderme yapan ifadeler, liberal düşünce izleri taşıyan söylemler ve hükümet karşıtı unsurlar çeviri metinlerden sistemli bir biçimde çıkarılmıştır. Çevirilerin maruz kaldığı sistematik müdahaleler, hükümetin İspanyol kültürünü şekillendirme ve ülkede ideolojik birliği sağlama çabalarıdır. Sovyetler Birliği gibi totaliter rejimlerde çeviriler sıkı ideolojik denetimlere tabi tutulmuş ve propaganda amacıyla manipüle edilmiştir. Özellikle demokratik ve kapitalist ideolojileri yansıtan Batılı eserler ya doğrudan yasaklanmış ya da kapsamlı müdahalelerle komünist ideolojiye uygun biçimde yeniden yapılandırılmıştır.
Bazı durumlarda, demokrasiyle yönetilen toplumlar da çeviride sansüre başvurabilir. Ekonomik sansür bağlamında, yayınevleri çeviri metinlerde değişiklikler yaparak ya da belirli içerikleri çıkararak, farklı piyasalarda ortaya çıkabilecek olası tartışmaları önlemeyi hedeflemektedir. Bu durum, finansal kaygıların çeviriler üzerinde nasıl bir baskı oluşturabileceğini göstermektedir.
Sansüre Karşı
Çevirmenler, sansür uygulamalarında hem pasif hem de aktif bir rol alabilirler. Bazı çevirmenler, sansür uygulamalarına düzeltilmiş, diğerleri bu müdahalelere karşı çıkarak, yaratıcı yöntemlerle sansürün etkilerini bertaraf etmeye yönelik çözümler üretmektedir. Ülkemizde de sansüre karşı geliştirilen bu tür yaratıcı stratejiler yaygın olarak gözlemlenmektedir. 1985 yılında çevirisi yayımlanan ve 1989 yılında “ağır müstehcenlik’’gerekçesiyle mahkeme kararıyla sansürlenen Henry Miller’in Oğlak Dönencesi adlı kitabı buna bir örnektir. Yayınevi, mahkeme kararı doğrultusunda kitabın sakıncalı bulunan bölümlerini siyah şeritlerle sansürlemiş; bununla birlikte, metnin bütünlüğünü ve bağlamsal anlamını koruma amacıyla kitabın başına mahkemenin resmî gerekçelerini içeren belgeleri eklemiştir. Sansürlenen kısımlar doğrudan okuyucuya sunulmasa da, dileyen okurlar kitabın başındaki raporları inceleyerek bu bölümleri kolaylıkla tahmin edebiliyordu. Açılan davalarda, raporların resmî evrak niteliğinde olması ve resmi evrakların müstehcen sayılamayacağı gerekçesiyle herhangi bir müdahale yapılamamış, böylece kitap bu şekilde yayımlanabilmiştir.
Tarihten başka bir örnek olarak ise, Franco diktatörlüğü döneminde başvurulan çeviri stratejileri gösterilebilir. Metinlerin sansürlenme olasılığının bilincinde olan bazı çevirmenler, resmi müdahaleyi bertaraf edebilmek amacıyla dolaylı anlatımlara ve çok anlamlı ifadelere başvurarak sansürü aşmaya yönelik stratejiler geliştirmiştir. Benzer şekilde, Çin'de devletin katı müdahale mekanizmaları ile çevirmen etiği arasında sıkışan ve hem kaynak metne bağlı kalmayı hem de sansürden kaçınmayı hedefleyen çevirmenler, sorunlu görülebilecek içeriklerde örtük anlamlar, mecazlar ya da kültürel şifreleme teknikleri kullanmayı tercih etmişlerdir.
Günümüzün Zorlukları ve Tartışmaları
Çeviri yoluyla uygulanan sansür, özellikle dijital küreselleşme bağlamında güncelliğini koruyan ciddi bir mesele olarak varlığını sürdürmektedir. Otoriter devletlerde hükümet sansürleri görülmeye devam ederken, demokratik toplumlarda daha dolaylı sansür türlerine rastlanır. Örneğin, farklı coğrafyalarda ticari faaliyet gösteren yayınevleri, herhangi bir sansür müdahalesiyle karşılaşmamak adına, çevirilerini hedef ülkenin kültürel ve politik hassasiyetlerine göre uyarlamakta; bu süreçte kaynak metinlerde kayda değer yapısal ve içeriksel değişiklikler gerçekleştirebilmektedir. Çeviride sansürle ilgili temel tartışmalardan biri, kültürel uyarlama ile ifade özgürlüğü arasındaki dengenin nasıl korunacağı sorunu etrafında şekillenmektedir. Bir görüş, yabancı eserlerin farklı hedef kitlelere ulaştırılabilmesi için belirli değişikliklerin kaçınılmaz olduğunu savunurken; diğer yaklaşım, metin üzerinde gerçekleştirilen bu tür müdahalelerin yazarın iletmek istediği mesajı bozarak ideolojik bir yönlendirmeye dönüşeceğini ileri sürmektedir.
Çeviride sansür, politik, ideolojik ve ekonomik güçler tarafından şekillenen, karmaşık ve tarih boyunca süreklilik gösteren bir olgudur. Hangi sebeple, kimler tarafından ve nasıl uygulandığı fark etmeksizin sansür, yabancı edebiyatın farklı kitlelere nasıl sunulduğunu önemli ölçüde etkiler. Bu süreçte çevirmenler, yayınevleri ve politika yapıcılar; kültürel koruma, siyasi denetim ve ifade özgürlüğü arasındaki gerilimli dengeyi şekillendiren belirleyici aktörler olarak öne çıkmaktadır. Küreselleşmenin ivme kazanmasıyla birlikte, çeviride sansüre ilişkin etik ikilemler güncelliğini sürdürmekte ve hem kuramsal hem de pratik düzlemde tartışmalara zemin hazırlamaktadır.
Kaynakça
Jiang, Y., & He, Q. (2017). Censorship in translation: The dynamics of non-, partial and full translations in the Chinese context. Meta: Translators’ Journal, 62(1). https://www.erudit.org/fr/revues/meta/2017-v62-n1-meta03122/1040466ar.pdf
Kar, S. (2024). Threads of control: Understanding sources of censorial power in translation. John Benjamins Publishing. https://benjamins.com/catalog/forum.24002.kar
Pérez, C. (1999). Censoring translation and translation as censorship: Spain under Franco. CETRA Papers. https://www.arts.kuleuven.be/cetra/old-website/papers/files/pegenaute-1999.pdf
4.Bianet. (2018, Aralık 28). Tarihte bugün: Oğlak Dönencesi’nin yasaklanma hikayesi. https://bianet.org/haber/tarihte-bugun-oglak-donencesi-nin-yasaklanma-hikayesi-204270