Çocuk Edebiyatı
Hazırlayan: Ayşe Nur Terzioğlu, Düzelten: Esra Nur Doruk, Son Okuyan: Işıkay Baz
Hazırlayan: Ayşe Nur Terzioğlu, Düzelten: Esra Nur Doruk, Son Okuyan: Işıkay Baz
Çocuk edebiyatı çevirisi, çocukluk dönemi deneyimleri ve çocuk gelişimi ile ilgili unsurların derinlemesine incelenmesini gerektirir. Peter Hollindale'in ''çocukluk'' kavramı, çocuk edebiyatı çevirisinde duygusal içeriğin, yaratıcılığın, yalın anlatımın ve dil oyunlarının hassas bir denge içinde olması gerektiğinin altını çizmektedir. Çocuk edebiyatı çevirisini karmaşık hâle getiren unsurlardan biri, bu alanın tanımı konusunda ortak bir görüşün bulunmamasıdır: Yetişkinler tarafından çocuklar için bilinçli olarak hazırlanmış metinler mi, doğrudan yetişkinler için yazılmış olsa da çocuk okurlar için de erişilebilir olan eserler mi, yoksa her iki kitleye de hitap eden metinler mi çocuk edebiyatı kapsamına dahil edilmelidir? Esasen, çocuk edebiyatının tanımlanması bu üç durumdan herhangi birini kapsayabilir. Çocuk edebiyatını hem çocukların hem de yetişkinlerin okuduğu bir tür olarak ele aldığımızda, bu türü her yaştan kitleye hitap eden “geçişken” (crossover) kurgu olarak sınıflandırabiliriz. Fakat yapılan çeviriler, kaynak metindeki geçişkenliği büyük ölçüde değiştirebilmektedir. Örneğin, Alan Alexander Milne'in klasik öykülerinin ilk Almanca çevirilerinde mizah unsurları çıkarılmış ve bu da çift yönlü anlatımın kaybolmasına yol açmıştır.
Çocuk edebiyatının iki temel bileşeni imge ve sestir. Kaynak ve erek diller arasındaki etkileşime yeni bir boyut kattıkları için görsel unsurlar çok önemlidir. Çocuk hikâyelerinin çoğunlukla yüksek sesle okunduğu düşünüldüğünde, ses unsurunun da çok önemli bir unsur olduğu kolayca anlaşılabilir. İster sesli ister sessiz olarak okunsun, çocuk öyküleri çevirmenin tutarlı bir anlatım yapısına sahip olmasını ve ses örüntüsüne özen göstermesini gerektirmektedir. Dolayısıyla, çevirmen dilsel yaratıcılığını en iyi biçimde kullanabilmelidir.
Çeviribilim kuramlarına bakıldığında, kuramcıların 1970'lerden bu yana eşdeğerlik ve kaynak metne sadakat odaklı yaklaşımlardan uzaklaşarak, çevirilerin erek kültür içindeki amacını, işlevini ve statüsünü vurgulayan daha betimleyici yaklaşımlara yöneldiği görülmektedir. Anthea Bell, çevirmenlerin esneklik ve özerkliğe sahip olması gerektiğini savunmuş ve kaynak metindeki yabancılık unsurunun hangi düzeyde korunabileceğinin çeviri sürecinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Zohar Shavit, çocuk edebiyatında Itamar Even-Zohar'ın Çoğul Dizge Kuramı’nı uygulamaya geçirmiştir. Shavit’e göre, çocuk edebiyatı diğer türlere kıyasla daha aşağı konumdadır. Ayrıca, çocukluk anlayışı kültürden kültüre değişmekte, çocuklar için neyin yararlı olduğuna dair çok çeşitli düşünceler de mevcuttur. Bütün bu etmenler özellikle klasik metinlerde sansür ve sadeleştirme girişimlerine zemin hazırlamıştır.
Genç okur kitlesi için benimsenen çeviri stratejilerinin ideolojik sonuçları da önemlidir; zira siyasi ve toplumsal etmenler çeviri uygulamalarını büyük ölçüde şekillendirebilmektedir. Örneğin, İspanya’da Franco diktatörlüğü dönemi ile sonraki dönemlerde yapılan çeviriler arasında belirgin farklılıklar gözlemlenmektedir. Günümüzde ise çocuk edebiyatı sektörü ve çocuk odaklı kültürün küreselleşmesi, çeviri uygulamaları üzerinde güçlü bir etki yaratmıştır. Çocuk edebiyatı ve çeviri alanına olan akademik ilgi giderek artmakta ve akademisyenler dünya genelinde çocuk edebiyatını daha kapsamlı bir şekilde anlamaya yönelik çalışmalarını sürdürmektedir.